18
insan düşüncesinin çeşitli işaretler ve sembollerle ifade edilme yöntemi.
insan düşüncesi ve dili, emeği sonucu ortaya çıkmıştır. insanı var eden düşünce değil, emektir. emek, bir soyutlama gerektiriyor:
"bu üretim için öncelikle kendisine yararlı ve yararsız olan şeylerin ayrımına varması gerekir. mesela keskin bir taş ile küt bir taş arasındaki farkın ayrımına varabilmelidir ki, keskin taşı -kendi var olmayan pençeleri yerine- kullanabilsin. yani önce taşı doğadan soyutlaması gerekiyor -düşüncesinde-. oysa taş gerçekte doğadan soyutlanamaz, onunla bir bütündür, bağıntıları bulunur ve sürekli etkileşim içerisindedir. ayrıca hiçbir taş bir başka taşla aynı da değildir. fakat insan kullanım amacına göre soyutlamasını yapmak durumundadır. ilk soyutlamamız bu. ikinci soyutlamada insan, keskin bir taşı diğer taşlardan soyutlar. üçüncü soyutlama ise daha ilginçtir: insan keskinlik özelliğini bizzat taşın kendisinden soyutlar. böylece küt taşı da keskinleştirebileceğinin farkına varır. ve doğanın ona sunduğu taşlar arasından talihine keskin taş çıkıp çıkmayacağına bağımlı yaşamak durumundan kurtulur. soyutlama böyle bir eylemdir. düşüncenin temelidir. ayrıca nesneyi doğal varlığından ve hareketinden de soyutlamaktır."
insan yaşayabilmek için emeğe ihtiyaç duyar. yalnız bu üretim bireysel alanda kısıtlı kalamaz. insan hayatta kalabilmek için doğa ile mücadele etmek zorundadır. evrimsel hiçbir üstünlüğü bulunmayan insanın doğada tek başına hayatta kalması imkansızdır. bu yüzden insanlar örgütlü emeğe, kolektif yaşama muhtaçtırlar. bu yüzden insan, insan oluşundan toplumsallığını da getirir. insan toplumsal bir canlıdır, mecburen. bu beraber yaşama zorunluluğu, insanların birbirlerine söyleyecek bir şeyleri olması anlamına geliyor.
ayrıca emeğin bilgisi ve tekniği genler yoluyla aktarılamaz. eğer her insan en baştan emeği keşfetmek zorunda kalsaydı asla insanlaşamazdı. fakat biz on binlerce yılın birikmiş tekniğini atalarımızdan öğreniyor ve bunun üzerine bir şeyler ekleyip kendi çocuklarımıza öğretiyoruz. bu da dili zorunlu kılan bir başka etken.
dil yalnız bugün konuştuğumuz, ağzın ve dilin farklı kombinasyonlarda hareketiyle simgeleştirdiği sese dayalı dilden oluşmaz. işaret dili, beden dili, ne bileyim mors alfabesi, körler için kabartma gibi pek çok başka yöntem barındırır.
ilk insan dili de işaret ve beden dilinin ilkel halidir. bu ilkel topluluklarda yapılan araştırmalar ile kanıtlanmıştır. ihtiyaçtan doğan basit kavramları karşılayan basit işaretlerden oluşan dilleri bulunur ilkel insanların. bugün dahi hepimiz fark etmeden işaret ve beden dilini kullanıyoruz. "tamamdır" demek için baş parmağımızı kaldırıyoruz, birini işaret etmek için işaret parmağımızı kullanıyoruz, pek çok kelimeyi desteklemek için mimiklerimizi kullanıyoruz, gibi gibi.
peki neden bu diller geri planda kaldı ve sese dayalı dil gelişip bugünkü karmaşık halini aldı? arkamızda hareket yapan birini görmemiz imkansızdır fakat sesini duyabiliriz. bence sese dayalı dilin gelişmesi avlanma gibi tehlikeli faaliyetlerde insana büyük bir avantaj sağlamıştır.
dil insanın soyutlama becerisinin bir ürünüdür. çeşitli sembollerden, soyutlamalardan, "kavramlardan" meydana gelir. düşünce de bu kavramlardan meydana gelmektedir.
hiçbir düşünce ve kelime yoktur ki gerçekten gelmesin. her düşünce, her kavram, gerçeklikten temel alır. bu da düşüncenin bir başka yasasıdır.
↑